Alıntılar
Türkiye’nin Suriye politikasının Suriye devletinin ve topraklarının bütünlüğünün korunmasından yana olması gerekir. Suriye’deki devletin tanınmasına ve bu devletle birlikte, Rusya, İran, Türkiye ittifak ederek ortak hareket etmeye ihtiyaç var yoksa PKK legal hale gelir. Suriye Hükümeti toplanacak, Devletin Başı yani Esad Meclisi toplayacak, “gelin bana yardım edin” diyecek. Rusya, İran ve Türkiye ortak yardım edecekler. O zaman PKK’nın Suriye’yi bölme planı tamamen ortadan kalkar. Suriye Devletinin talebiyle de bu gerçekleştiği için BM, ABD vs kimse itiraz edemez. Eğer Türkiye, Suriye Devleti’yle böyle bir ittifak içine girmezse bölgede –Allah korusun- Komünist PKK devleti kurulmasına istemeye istemeye yardımcı olmuş olur. Bu ihtimalin tamamen ortadan kalkması için Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması bu korunmanın sağlanması için de Suriye Devletiyle bağlantı kurulması şarttır. Bu konuda Rusya, Türkiye’ye aracı olabilir. İran, Türkiye, Rusya ve Suriye yönetimleri bir araya gelir ortak karar alır. Suriye devletiyle bu konuda iş birliği yapmak vicdani olarak da siyasi olarak da doğru karardır. Hükümetimiz bu konuda cesur olsun çekinmesin. Suriye’nin cinayet işlediği doğru, bir zulüm olduğu doğru, ancak bu görüşme yapılması için bir engel değil. ABD, Rusya, İngiltere, Suudi Arabistan, Irak vs her ülkenin işlediği cinayetler var. Bu mantıkla yaklaşırsa Türkiye kimse ile diyalog kuramaz. Akılcı davranıp -PKK’nın bölgeden tamamen kazınması için- Suriye, Rusya, İran ve Türkiye’nin işbirliği yapmasını desteklemek gerekir. Türkiye’nin solu gerici soldur, çok gerici bir kafaya sahiptir. Stalin Devri’nin soludur. Dolayısıyla hepsi olmasa da büyük bir bölümü; bağnaz, tutucu ve gelenekçidir. Çok katıdırlar. Kılık kıyafeti bile, Stalin bıyığı. Stalin tarzında konuşuyor. Stalin’in kültüründe kalmışlar, 2017’lerin insanı değil. Adam 1920’ler, 1930’ların kafasında. Geliştirememiş kendisini. Onun için kadınlara karşı da katıdır. Mesela; solcu kadınlarına bakın erkek gibidirler. Makyaj yapmazlar, askeri kıyafetler giyerler. Hepsi olmasa da birçoğu bakımsızdır. Kötü bir görünüm vardır. Serttirler, sevgisizdirler. Gelenekçi Ortodoks kesimde de yine öyle kadınların bir çoğu bakımsız, çoğunlukla güzel bir koku hissedemezsin. Güzel bir bakım hissedemezsin. Hepsi için demiyorum, bir kısmı için diyorum çünkü çok iyi olan, çok değerli olan insanlar da var. Ama kadın karşıtlığı onlarda da çok şiddetlidir. Onlar zaten kendileri savunuyorlar kadınların akılsız olduğunu, yarım akıllı olduğunu, sopa yemesi gerektiğini erkeklerden daha kapsamlı anlatıyorlar. Kadının dediğinin tersinin yapılması gerektiğini su gibi ezberlemiş onlar. Kadınlara ait hükümler diye o konuda alim olmuş kadınlar var. Kendi kendine hakaret ediyor ve bunu takva adına yapıyor, Allah'ın hükmü bu, zaten böyle olması lazım diyor. Bundan sonra bu münasebetsizliğe yol vermeyeceğimizi biz gösterttikten sonra Türk gençliğinde muazzam bir uyanma oldu. Bakın 150.000'in üstünde insanla görüştük. Hepsinin pozitif, son derece hür, aydın, Kuran Müslümanı olduğu, aklı başında, şefkatli ve merhametli olduğu, yardımsever, nezih, savaşlara karşı, kan dökülmesinden nefret eden, dostluk ve sevgiden çok zevk alan, sanatı, estetiği, bilimi coşkuyla savunan, demokrat, hür düşünceyi savunan, cumhuriyetçi akla sahip kaliteli gençler olduğunu, kadın özgürlüğünü savunduklarını görüyoruz. Dolayısıyla yaptığımız ilmi mücadele elhamdülillah meyvelerini verdi ve vermeye devam ediyor meyvelerini. Alparslan Türkeş’i unutturmaya çalışanlara karşı, tam aksi bir tavır gösterilmesi gerekiyor. Sayın Bahçeli’nin soyadına bir Türkeş ilave ettirmesi çok güzel olur. Devlet Bahçeli Türkeş. Aslında her MHP genel başkanına Türkeş soyadı çok yakışır. Ayrıca, Sayın Bahçeli gibi MHP’nin başına geçen her değerli şahsa –Allah ömürlerini uzun etsin inşaAllah- Başbuğ lakabının verilmesi Sayın Türkeş’in de Başbuğlar Başbuğ’u olarak anılması çok muhteşem olur. Böylece Sayın Türkeş’in ismi de ruhu da kıyamete kadar etkili bir şekilde devam eder. Çünkü tanımayan bilmez, Türkeş hakikaten çok değerli bir insan. Onun verdiği eğitimin Türkiye’de bu kadar etkili olması çok büyük bir mucize. Şu an polis, özel harekat, jandarma, ordu, mit gibi yerlerde hep ülkücülük ruhu hakim. Bizim gençler de o ruhu çok seviyorlar. Ben MHP’li değilim, ülkücü de değilim. AK Partili de değilim, bütün partileri kucaklıyorum. Hem Ak Partiliyim, hem CHP’liyim, hem Saadet Partiliyim, hem Büyük Birlik Partiliyim hepsini çok seviyorum. Ama ülkücü ruhunu devam ettirmek gerek. Gençlerin çok sevdiği bir inanç ülkücülük. Her genç seve seve ülkücü olmak istiyor. Hakikaten bir kahramanlık ruhu, bir yiğitlik ruhu üzerlerinde hakim oluyor. Çok güzel bir terbiye şekli, çok güzel bir eğitim şekli, güzel bir ekol, güzel bir ideal ülkücülük. Çok daha ciddiye alınmalı ve çok daha önem verilmeli. Türkeş’in unutturulmaya çalışması riski çok çok vahim, ama biz buna asla müsaade etmeyiz zaten. Bunca emek, bunca çile bir kalemde asla silinemez. Milli görüşteki, milli duruştaki değerli, yüce bir insanın kıymetinin bilinmemesi diye bir şey olamaz. Unutturmaya çalışanlar kendileri unutulurlar. Ülkücüler Türkiye’nin bölünmesine karşı çelik mevziidir. Ülkücülerin olduğu bir yerde asla ve asla kimse Türkiye’ye oyun oynayamaz. Muhteşem bir akıl, muhteşem bir kararlılık, muhteşem bir azim, cesaret ve yücelik hakimdir ülkücülerde. Yolları çok güzel. O çoşkuyu bütün güzelliği ile yaşatmak lazım.